Kayıtlar

İyiler, Kötüler ve Diğerleri

Resim
Yapılan kötülüklerin bir açıklaması mutlaka vardır. Onları haklı çıkaran, çektirdikleri acıları meşru kılan bir yol her zaman bulunur. Gerçi çoğu zaman tenezzül etmezler bile gerekçe bulmaya, kutsal amaçları her zaman yanlarındadır. Aptalsa bir gerekçe düşünemez, gerek de yoktur buna. Onun için çizilmiş yollar vardır, sadece takip eder. Böylelikle mutlu olduğunu düşünür. Ne yazık ki gerçek farklıdır. Cahil de aptal da mutlu değildir, sadece böyle olduğuna inandırılmıştır. Yüzyıllardır süren yoksulluğun huzuru, fakirliğin yüceliği yalanlarını gerçek sanmıştır. Böylelikle mutlu olmasa da öyle olduğunu zanneder, çünkü adı üstünde, aptaldır.  Bu durum cahilleri ve kötüleri yönetenlerin işine gelir. Birileri cahillik mutluluktur dediğinde hiç seslerini çıkarmazlar; varsın herkes buna inansın, ne güzel. Biraz kafası çalışan, düşünense kendini iyi zanneder. Tüm dünya kötüdür onun gözünde. Bu yüzden de kötüleri ve cahilleri mutlu, kendisi gibi olanları da dünyanın dertleriyle ezilmiş, muts...

Yarı Zamanlı İnsan

Resim
  Bugün Uncle James’i dinlerken yine aklıma geldi, “insan olmak” ne demek acaba? Ve yine boyumu aşacağına karar verdim; çok da kurcalama. İç biranı, dinle müziğini. Öyle de yaptım. Ama bazı sorular insanın aklına girdi mi çıkmak bilmiyor. Biraz rahatlamak için doğru ya da yanlış birkaç adım atmalı ki zihinde minicik bir yer açılsın; malum, yapacak çok iş var. Birazcık boşluk olmalı. Evet, tanımı ben yapamıyorum ama bu konuda kafa yoran da tek ben değilim. Görüşlerine kendiminkilerden çok daha fazla güveneceğim bir sürü düşünür var. En azından onların bu tanımı nasıl yaptıklarına bakılabilir. Buyurun size kısa bir derleme; o Düzenli içsel sorgulama yap. (Sokrates’in "Kendini bil" öğretisi) o    Bedeni bir araç değil, yaşamın temeli olarak gör. (Epiktetos'un ölçülülük vurgusu) o      Sürekli öğren ve yeni şeyler dene. Kitap oku, seyahat et, farklı bakış açıları edin. (Aristoteles’in "Bilgi mutluluğun anahtarıdır" anlayışı) o      Duygula...

Yaşam Dengesi

Resim
….. -         -  Onun için, atom fiziğine de profesörlüğe de lanet olsun. -         -  Sen alim adamsın Ağabey, başka ne iş bilirsin ki? -         -  Ama öğreneceğim. -         -  Neyi öğreneceksin? -         -  Kumarbazlığı, itliği, hergeleliği. Başrollerini Kadir İnanır ile Hale Soygazi'nin paylaştığı 1974 yapımı Ceza filminden alınan bu diyaloğu sanırım pek çok kişi biliyordur. Girişi bu alıntıyla kurgulamaktaki amacım film eleştirisi yapmak ya da filmdeki olayları incelemek değil. Burada yapılan ya da en azından benim öyle yorumladığım çok önemli bir tespit üzerine görüşlerimi paylaşmaya çalışacağım. Filmdeki ana karakter (Ali), atom fiziğini ve hergeleliği yaşamın iki zıt kutbu olarak sunuyor gibi görünüyor. Bu açıdan bu açıdan baktığımızda birçok filozofun da yaşamda iki ayrı uç kavramını değerlendirdiğini görüyoruz. Örneğin Budha bu iki ucu çi...

Çok mu Önemliyiz?

Resim
Doğru olduğunu bildiğim, o yüzden de boşveremediğim iç karartıcı düşüncelerin zihnimdeki zindanlardan salıverilmesine vesile olan sevgili arkadaşlarıma itafen. Birey olarak gerçekten çok mu önemliyiz? Andrew Carnegie'nin dediği gibi  “Kimse benim kadar büyük işler başaramaz çünkü ben eşsizim.” diye mi düşünmeliyiz? Ya da Paulo Coelho “Eğer bir şeyi gerçekten isterseniz, tüm evren onu gerçekleştirmeniz için iş birliği yapar.” derken haklı mıydı? Maalesef bu düşünce yapısı bana hiç gerçekçi gelmiyor. Tarım devriminden itibaren dünyadan yaklaşık 109 milyar insan geçti. Şu anda yaşayanlar da eklenince bu sayı 117 milyara çıkıyor. 117 milyar eşsiz ve önemli insan. Yersen... Düzen, çok önemli ve özel olduğunu hissetmesi istenen sıradan insanlar yaratmak üzerine kuruludur. Ancak bu sayede hayatın her alanındaki görevlerini iyi yapmaları ya da gerçek anlamıyla "arıza çıkarmamaları" sağlanabilir. Ne var ki bu eşsiz insanlar hayatlarını hiç de iddia edilen önemle eşdeğer biçimde ya...

Çabalamak

Resim
2001 krizinin geldiğini, askerlik görevimin bitmesine kısa süre kala elime geçen bir gazeteden öğrenmiştim. O dönemde krizin ne demek olduğunu, hayatımı nasıl etkileyebileceğini anlamadığımdan olsa gerek, konu üzerinde düşünüp yorum yaptığımı hatırlamıyorum. Askerden döndükten sonraysa çok fazla düşünmeme gerek kalmadı zira ekonomik krizin insan hayatına nasıl bir etkisi olacağını bilfiil yaşayarak öğrenme şansı buldum. Çok sevdiği mesleğini yaparken para kazanacağını zanneden, büyük hayallerle girdiği üniversitede umduğunu bulamasa da umut dolu genç bir mühendis olarak aylarca iş aradım. Başlarda seçici davranmaya çalışırken 6. ya da 7. aydan sonra “ne iş olsa yaparım” aşamasına geldiğimi hatırlıyorum. Yaklaşımımı değiştirsem de bırakın istemediğim bir işe başlamayı, herhangi bir görüşmeye dahi çağrılmamıştım. Bu dönemde, hayatın ne demek olduğuna dair bilgileri depoladığım ve neredeyse boş olan heybemi yaşam gerçekleriyle doldurdum. Bu açıdan bakınca bazı kazanımlar edindiğimi itiraf...

Dünya Ne Zamandan Beri Yuvarlak?

Merhaba, bir süredir üzerinde çalıştığım podcast, Bilim Tarihinden Hikayeler, için hazırladığım bir taslakla karşınızdayım. Amacım, adından da anlaşılacağı gibi bilim tarihinden ilgi çekici olduğunu umduğum hikayeleri dinleyicilerle paylaşmak. Bu hikayeler bazen bir buluşun kısa öyküsü, bazen de bir düşüncenin, bir gerçeğin ortaya çıkışının uzun serüveni biçiminde karşımıza çıkacak. İlk bölümün konusu ‘Dünya Ne Zamandan Beri Yuvarlak?’ Dünya’nın yuvarlak olduğuna dair ilk düşünceler, M.Ö. 6. yüzyıla kadar uzanır. Antik Yunan’da yaşamış olan filozof Pythagoras (Pisagor), benim ulaşabildiğim kadarıyla dünyanın yuvarlak olduğuna dair net görüş ileten ilk kişi. Ne var ki onun görüşlerini bilimsel çıkarımlar olarak nitelendirmek konusunda acele etmemek gerekiyor. Pisagor’un Dünya’nın yuvarlak olduğunu düşünmesine yol açan birkaç temel felsefi ve matematiksel neden var. Bu düşünceler, Pisagor’un evren ve geometri hakkındaki anlayışıyla da yakından ilişkili. Bu arada hemen belirtelim ki P...

Hayat

Resim
Sonsuz griliğin sınırında, karanlığa komşu yaşıyoruz. Ara sıra göz ucuyla gördüğümüzü sandığımız ışık bu dünyaya ait değil. Adına umut diyen de duydum, yaşam da. Hiç kimsenin görmediği o vaha mı yoksa her yanımızı saran katran mı hayat?